Militer > AFRİN’E KARŞI TÜRK ASKERİ SALDIRISI, ÇELİŞKİLERİN MAĞDURU KÜRTLER (...)

AFRİN’E KARŞI TÜRK ASKERİ SALDIRISI, ÇELİŞKİLERİN MAĞDURU KÜRTLER ENTER-EMPERYALİSTLER

20 Ocak Cumartesi günü Türkiye, Rojava’nın batısında bulunan Afrin kantonunda "zeytin dalı" adı altında askeri operasyonu başlattı. Bu yeni saldırı, 2016 yazında başlatılan ‘’Fırat Kalkanı’’ isimli saldırının devamı olarak, Afrin kantonun Rojava’ya bağlanmasına karşı geliştirildi ve islamcı çeteler tarafından, Türk sınırında, yüz kilometre genişliğinde bir şerit kuşağının işgali ile sonuçlandı.

Dolayısıyla bu operasyon, Türk devletinin PYD ve silahlı kanadı YPG / YPJ güçleri ile mücadelesinde yeni bir saldırıdır. Bölgedeki tüm gerici ve emperyalist güçler arasındaki denge sayısı iste tam burada ortaya çıkıyor.
Erdoğan AKP’si yıllar boyu, PKK ve Türkiye’de ki Kürt halkının kendi kaderini tayin hakkını destekleyen tüm örgütlere karşı acımasız bir savaş başlattı : Tutuklamalar, hapisler, savaşlar ve katliamlar.
Bu, iki ana nedenden ötürü Avrupa ya da Kuzey Amerika olmak üzere çeşitli emperyalist güçler tarafından bilinir ve tolere edilir. Her şeyden önce Türkiye, NATO üyesi ve coğrafi konumuyla onu kısa, fakat bir o kadar orta ve uzun vadede bölgede önemli bir stratejik müttefik yapıyor. O zaman Türkiye, Suriye ihtilafının yol açtığı savaş ve sefaletten kaçan binlerce göçmen için geçiş yeridir. Bu, onu bu akışın yönetimi altında değerlendiren Avrupa Birliği ile tartışmanın önemli bir silahı haline getiriyor.

Eğer bu askeri saldırı Afrin kantonunda gerçekleşti ise, açıktır ki Rus emperyalizminin onayı ile olmuştur. Nitekim ordusu ve bir hava üssü tarafından Kürt yerleşim bütünlüğünü garanti eden Rusya’nın Putin’iydi. Bu sözleşmenin sebepleri açık değilse, meşru olarak iki faktör düşünebiliriz.
Birincisi, Ruslar, Kürt güçlerini, aynı zamanda Kürt azınlığı bulunan İran rejimi gibi Amerikalıların taktik müttefiklerini zayıflatmaya ile ilgilidir. Ardından Kürt güçleri Ekim 2017’de Deir Ezzor’daki petrol alanlarını kontrol altına aldı ve geçen hafta Esad rejim kuvvetlerine geri göndermeyi reddetti, tıpkı Rojava ile Türkiye sınırının kontrolünü ele geçirmesini reddettiği gibi. Putin bu yüzden her iki tarafta da oynuyor. Türklere Afrin’i istila etme onayını veriyor ve aynı zamanda Kürtleri 30 Ocak’ta tüm başrol oyuncuları ile barış görüşmeleri için Soçi konferansına davet ediyor. Başka bir deyişle, Rojava’yı Esad rejiminin kontrolünde tutmak için Kürtlere karşı büyük bir şantaj operasyonu yapıyor.
Buna paralel olarak YPG / YPJ liderliğindeki bir Arap-Kürt askeri koalisyonu olan Suriye Demokratik Güçlerini destekleyen Birleşik Devletler’in (özellikle de Fransa’nın desteğiyle) liderliğindeki uluslararası koalisyon rolü devreye giriyor. Erdoğan rejimi Türkiye-Suriye sınırını kontrol etmek için ABD tarafından eğitim gören ve önemli bir bölümünü silahlandıran Kürt güçlerini gerçek bir provokasyon duyurusu olarak yaşadı. Suriye Demokratik Güçleri Amerika Birleşik Devletler’inin müttefikleri olsa bile, Afrin’i Türkiye ile stratejik ittifakı için feda etmeye hazır oldukları da gerçektir. Bu bağlamda Fransa kendini arabulucu olarak gösteriyor ve herkesi sakin olmaya çağrı yapıyor ancak Türk müttefiklerine karşı hiçbir şey yapmayacaktır.

PYD ve SDG değişen dengeler için biri veya diğeri tarafından bugün veya başka bir gün feda edilecek olanlardır. Rus emperyalistleri, Amerikalılar gibi Rojava’yı kendi etki oyunu hizmetine sokmak istiyorlar. Ve Rojava’nın halen kendileri için çok bağımsız bir politikası olduğundan hem Türk ordusu hem de faşist ve İslamcı militanlar tarafından etnik temizliğe ve katliam yapmaya hazırlar.
Bizim tarafımızdan, ABD ile ittifakının sınırlarını ve ciddi risklerini uyardığımız için PYD’nin stratejik hedefini eleştirsek bile [1], herkesi sırt sırta görmüyoruz. Yine de Türkiye’deki birçok devrimci örgüt tarafından desteklenen PYD, bölge için ilerici bir perspektife sahiptir.
Bu bağlamda sorumluluğumuz iki katı daha büyüktür. Her şeyden önce, bölgedeki emperyalizmin rolünü özellikle de Fransa’nın rolünü teşhir etmeliyiz ve bölge halklarına onların düşmanı olduğunu, ondan umacak bir şeylerinin olmamalarını teyit etmeliyiz ondan. Daha sonra Afrin’in askeri işgali ile mücadele eden güçleri desteklemeliyiz ve kurtuluşu için çaba göstermeliyiz. Ayni Afrin kantonunda konuşlandırma isteğini duyurmuş olan, Uluslararası Kurtuluş Tabur’unun ön saflarında yer alan TKP / ML TIKKO ve MLKP gibi. Enternasyonal görevimiz onları politik ve maddi olarak desteklemektir [2] !

AFRİN’E KARŞI TURK ASKERİ OPERASYONU DERHAL DURDURULSUN
EMPERYALİZMİ YIKACAĞIZ !
AFRİN YASACAK, KURDISTAN KAZANACAK !

En français : ICI

Soutenir par un don